http://ankaracumok.org/Etkinlik/2020/Soylesi-SaitBeyhanCingi_8Sub20.aspx

Her gün bir ekmek, bir CUMHURİYET    



CUMHURİYET           ANKARA CUMOK           HABERLER           ETKİNLİKLER           YOLUMUZU AYDINLATANLAR           BASINDA      
      

Söyleşi: SAİT BEYHAN ÇINGI ile DÜNDEN BUGÜNE

Ankara CUMOK’un İTÜ Birlik katkılarıyla düzenlediği söyleşide Sait Beyhan Çıngı “Dünden Bugüne” başlıklı bir konuşma yaptı.

8 Şubat Cumartesi günü Ankara’da İTÜ Birlik Salonunda gerçekleşen söyleşide Çıngı konuşmasını İTÜ Öğrenci Birliği Başkanlığı yapan, dönemin en büyük öğrenci yürüyüşü olan "Özel Okullar Devletleştirilsin" yürüyüşünde yer alan, bu kampanyada etkin rol oynayan ve eğitim sistemindeki reformları gerçekleştirmek için yapılan üniversite işgallerinden biri olan İTÜ'nün işgalinde öncü olan 68 kuşağı önderlerinden Harun Karadeniz ile açtı.

7 Kasım 1967’de İstanbul’da başlayıp 21 Kasım 1967’de Ankara’da sona eren “Özel Okullar Devletleştirilsin” yürüyüşüne katılanları Ankaralı öğrenciler olarak Kızılcahamam’da karşıladıklarını, onlarla 3 gün yürüdüklerini ve yürüyüşü şehir girişinde karşılayan büyük bir kalabalıkla Kurtuluş Meydanında sonlandırdıklarını söyleyen Çıngı “TEM – TEF kapatılmasın” sloganları attıklarını vurguladı.

Fikir Kulüplerinin 12 Kasım 1965’te, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi kantininde, Ankara’daki 11 yükseköğrenim kurumundan delegelerin katılımıyla katılımıyla Fikir Kulüpleri Federasyonuna (FKF) dönüştüğünü anlatan Sait Beyhan Çıngı 9–10 Ekim 1969 tarihleri arasında SBF’de düzenlenen Olağanüstü Kurultay (4. Kurultay) ile FKF’nin tasfiye edildiğini, FKF’nin kontrolünü ele alan kadrolarca DEV-GENÇ’in kurulduğunu söyledi.

Sait Beyhan Çıngı konuşmasının bundan sonraki bölümünde özetle şöyle konuştu:

Tam Bağımsız Türkiye İçin Mustafa Kemal Yürüyüşü

“Devrimci dernekler Devrimci Güçbirliği adı altında güçlerini birleştiriyordu. Samsun’dan Ankara’ya yürüme kararı aldılar. 4 dernek imzasıyla (Devrimci Öğrenci Birliği - DÖB, Ankara Üniversitesi Talebe Birliği – AÜTB, Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı – TMGT, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Öğrenci Birliği – ODTÜÖB) Ankara Valiliğinden izin alındı. Yürüyüş 29 Ekim’de Samsun’dan başlayacak, 10 Kasım’da Ankara’da Anıtkabir’de sona erecekti.

Samsun’dan 24 devrimci yola çıktı. 20 km sonra kanunsuz yürüyüş gerekçesiyle polis tarafından gözaltına alındılar. Geceyi karakolda geçirip mahkemeye çıkarıldılar. Mahkemede İstanbul’dan bir arkadaşımız, Bozkurt Nuhoğlu 'Burada bizi değil, Mustafa Kemal’i, O’nun ilkelerini yargılıyorsunuz' der. Yargıç 'Türkiye’de hiçbir yargıç Mustafa Kemal Atatürk’ü ve O’nun ilkelerini yargılayamaz' dedi, duruşma ertelendi ve arkadaşlarımızı serbest bırakıldı. O günün ve bugünün yargıçları arasındaki fark bu.

68’liler olarak biz demokrattık, özgürlükçüydük, tam bağımsızlıkçıydık. Bazılarımız sosyalistti, kendine komünist diyenler vardı ama biz antiemperyalisttik ve tam bağımsızlık şiarımızdı.

İngiltere dünyada tekstilin hakimiyken tek rakibi Hindistan’dı. Hindistan’ın nüfusu çoktu ve ev tekstiline yönelmişlerdi. Tekstilde inanılmaz gelişmiş olan Hindistan’ın önüne geçmek için İngiltere Hindistan’da binlerce Hintli tekstil üreticisinin sağ elini kesti. İşte 68 kuşağının karşı olduğu emperyalizm budur.

Yine yürüyüşe dönelim. AÜ Talebe Birliği saymanıydım. Yürüyüşün ihtiyaçlarını karşılıyordum. Yürüyüş sırasında sürekli taşınan Türk Bayrağı’nın âleminin düştüğü fare edilmedi. Bu basına sızdırıldı. O dönemin yandaş basını bunu “’Komünistler kızıl bayrakla yürüyor’ diye haber yaptılar.

Sonraları ‘devletin görevlendirdiği kışkırtıcı ajan’ olduğu anlaşılan Muzaffer Köklü 12 Şubat 1969’da bir basın toplantısı düzenleyerek ertesi gün Ankara’da Zafer Anıtı önünde kendini yakacağını açıklayınca orada toplandık. Köklü kendini yakmaya oraya gelmedi ama o gün 52 arkadaş tutuklandı. Ulucanlar’da yattılar. Beş erkek her gün onlara Siyasal’ın altındaki yemekhanede yemek yapıp götürdük. Yılbaşında ‘Biz burada kutlama yapacağız, bize votkalı portakal getirin’ diye istekte bulundular. Biz yemekleri hazırladık, götürdük ama votkayı unuttuk. Ertesi gün bize ‘Votkalı portakallar çok güzeldi’ dediler.

Bir gün eylem vardı, oraya gitmemiz gerekiyordu. Yemeği kız arkadaşlarımız yaptı. Ertesi gün hapishaneden haber geldi; ‘Bir daha erkekler yemek yapmasın, yiyemedik’ dediler.

Bize destek olan 60 kadar avukat vardı. Atilla Sarp’ın ablası noterdi, noterlik işlerimizi o yapardı. AST kapalı gişe oynayan bir oyununu bize vermişti.

‘Meclis’i Biz Açacağız’

14 mayıs 1970.

Dev-Genç ‘Bu Meclis’i tanımıyoruz, Meclis’i biz açacağız’ diyerek oldukça gizli bir çalışma yaptı. Sıhhiye’de toplandık. Polis bizim Meclis’e yürüyeceğimizi düşünürken 10 bin kişi kadar polisi arkada bırakarak 1. Meclis’e koştuk. Balkonda bildiri okundu. Bu o dönem Ankara’da yapılan en ses getiren, en büyük eylemdir.

İran Şahı Türkiye’ye geliyordu. Polis yoğun güvenlik önlemi almıştı. Biz Ziraatliler, Şah Ziraat Fakültesi önünden geçerken arabaya yumurta atarak gelişini protesto ettik.

1965’de Erzurum Atatürk Üniversitesinde bir öğrenci kendini yaktı. TİP “Yaşasın Sosyalist Türkiye” dedi. Bir başka grup “Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye” dedi. Böyle acı bir olay sonrası tartışılanın bu olması çok acıydı.

Taylan Özgür

Devrimci önderlerden Taylan Özgür 23 Eylül 1969’da öldürüldü. Bu giderek artan faili meçhullerin başlangıcı oldu. Taylan ODTÜlüydü. Ankara’da toprağa verilecekti. ODTÜlü arkadaşlar ODTÜ kampüsüne gömülmesini istedi ama rektör ve üniversite senatosu buna izin vermedi. Cebeci Asri Mezarlığı’na gömüldü.

Tarih 25 Aralık 1970. Fen Fakültesi önünde faşistler Dev-Genç Genel Yönetim Kurulu üyesi Nail Karaçam ile Mehmet Demir ve Recep Sakın’ı kurşunladılar. Nail öldürüldü, Mehmet ve Recep yaralandı. Cenaze için toplandık. Taylan’ın yanına gömmek istedik. Nail’e mezar yeri alırken niye yaptım bilmem, devrim olana kadar 4-5 kişi daha ölür dedim ve 5 mezar yeri satın aldım. Bu espri konusu oldu.

Denizlerin İdamı

1972’nin başları. Denizler içerden haber yollayarak Taylan’ın yanına gömülmek istediklerini söyledi. Deniz’in avukatı Mükerrem Erdoğan bana ‘Sait, bu doğru mu, o mezar yerleri senin mi?’ diye sordu. ‘Evet’ dedim.

5 Mayıs 1972’de ‘Mükerrem seni arıyor’ dediler, gittim. ‘Bu gece idamlar olacak, yine Taylan’ın yanına gömülmek istediklerini vasiyet ettiler. Saat 5’te sokağa çıkma yasağı bitiyor, hemen gel. Oraya gömelim.’ dedi. Sabaha kadar bekledim. Sabah 4-5 gibi radyoda Denizlerin idam edildiği haberi yayınlandı. 5’te Mükerrem abinin yanına gittim. Yoktu, bekledim, geldi. ‘Bize vermediler’ dedi. Karşıyaka yeniydi o zaman. ‘Karşıyaka’ya gömülecek’ dediler. Yanyana bile koyulmadılar. Yanyana gömülmelerine bile izin vermediler, aralarında 3’er mezar yeri bıraktırdılar. Vasiyetlerine izin verilmedi.

Kısa Kısa Anılar

Mersin’de bir öğrenci evi basılıyor, polis öğrencileri döverken duvardaki sakallıya bakıp ‘Bu kim’ diye soruyor. Arkadaşlardan biri ‘O dedem’ diyor. Polis ‘Böyle nur yüzlü bir adamın torunu böyle mi olur’ diyor.

Elazığ’da yaşlı bir amcanın evinde öğrenciler kalıyor. Polis evi basıyor, kitaplar kimin diye soruyor. Amca benim diyor, öğrencileri vermiyor. Karakolda da poliste de bundan vaz geçmiyor. Mahkemeye çıkıyor. Hakim kitaplar kimin diyor, amca benim diyor. Hakim sen Marks’ı, Engels’i nereden tanırsın diyor. Amca da ‘Harput’un içindense, köylüğündense gıyabından tanırım’ diyor.

Yaşlı bir amcayı getiriyorlar, sorgu falan, mahkemeye çıkarıyorlar. Amca ‘Benim suçum ne?’ diye soruyor. Yargıç ‘Bölücülük yapmışsın’ diyorlar. Amca da ‘Hakim bey, memleket hıyar mıdır ikiye böleceğim onu’ diye yanıtlıyor.

Sol grup yürüyüş yapıyor. Arkada, yanlarda MHPliler var. Sağcılar ‘Kahrolsun komünistler’ diye bağırıyor, solcular ‘Kahrolsun faşistler’. Bir yaşlı teyzeyle kocası da yürüyor. Onlar da bağırıyor ‘Kahrolsun faşistler’ diye. Teyze şaşırıp ‘Kahrolsun komünistler’ diyor. Amca ‘Öyle deme, o biziz, öyle deme o biziz,’ deyince Teyze, ‘Karıştırdım, bir şey olmaz, karıştırdım, bir şey olmaz,’ diyor."

Ankara CUMOK olarak 68 kuşağının önemli isimlerinden sevgili abimiz Sait Beyhan Çıngı’ya, deyim yerindeyse, kâh güldüren kâh ağlatan yaşanmışlıklarını bizimle paylaştığı için çok teşekkür ediyoruz.

Siz yoksanız bir eksiğiz diyoruz ya hep… Aramızda olan, katılımlarıyla bize güç veren dostlarımız… iyi ki geldiniz.

Tarih: 8 Şubat 2020
Saat: 15.00
Yer: İTÜ Birlik (Büklüm caddesi No:71 Kavaklıdere/ Ankara




                   
Paylaş